Dünyanın en büyük harita koleksiyoncusu ve eşsiz dijital Arşivi

Yükleniyor...

Dünyanın en büyük harita koleksiyoncusu - David Ramsey

Game of Thrones ya da Lord of the Rings serilerini izlediniz mi? Her ikisi de dünyaca ünlü yapımlar ve benim de favorilerim arasında. Zengin hikayeleri, derin karakterleri ve epik dünya inşasıyla bizi büyüleyici bir şekilde etkilerler.

Ancak dikkat çekmek istediğim konu biraz farklı, bu iki yapımda da kullanılan ortak bir tema var. Haritalar... Bu epik hikayelere dalarak, haritaların bizi neden bu kadar etkilediğini hiç düşündünüz mü?

Bu haritalar sadece kurgusal dünyaların rotalarını gösteren kağıt parçaları değil, aynı zamanda bu büyülü hikayelerin anahtarları gibiler. Bu yapımlardaki haritalar Orta Dünya'nın topraklarını, karakterlerin yolculuklarını, savaşlarını ve keşiflerini yansıtıyorlar. Hayal gücümüzü tetikliyorlar.

Haritalar bizi sadece hikayenin içine çekmekle kalmıyor, izleyiciye daha büyük bir evrenin parçası olma hissini veriyorlar. Bunlar sadece kağıt parçaları değil, aynı zamanda hikayelerin somut birer parçası. Keşifler, hazine arayışları ve maceralar, haritaların ilgi çekici olmasının temelini oluşturur. Her birinin adeta kendine özgü hikayeleri ve sırları vardır.

Şimdi bu fantastik dünyalardan bir kenara bırakıp, sizi biriyle tanıştırmak istiyorum. Çünkü öyle biri var ki, gerçek hayatta da haritaların bu büyülü dünyasına duyduğu tutkuyla tanınıyor: David Rumsey. Son yarım yüzyılın en önemli harita koleksiyoncularından biri.

Büyürken odasının duvarlarını National Geographic haritalarıyla süslermiş. Haritalara ilgi duymaya çocukluk yıllarından itibaren başlamış. Üç boyutlu uzayın iki boyutlu dönüşümü, heyecanla hayal gücünü kullanmasını sağlamış. Tarihin değerini anlayacak yaşa geldiğinde ise haritaların sadece hayal kurmak için değil, aynı zamanda öğrenmek için de harika araçlar olduğunu fark etmiş. Haritalar sayesinde dünyanın coğrafyasını, tarihini, kültürünü ve sanatını keşfetmiş.

Haritalara tutkuyla bağlı ve dünyanın en büyük özel harita koleksiyonlarından birine sahip. Harita toplamaya 1980 yılında başlamış ve o zamandan bu yana 16. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar uzanan 200.000'den fazla harita toplamış.

David Rumsey bu haritaların birçoğunu dijitalleştirerek, halka açık bir hale getirmiş. Hatta bu yüzden kendisine 2002 yılında Özel Kütüphaneler Derneği tarafından onur ödülü bile verilmiş. Koleksiyon, tarih boyunca birçok farklı döneme ait çok sayıda önemli haritayı içeriyor.

Piri Reis'in 16. yüzyılda çizdiği haritalardan tutun da, geçmişte çizilen Osmanlı haritalarına ve hatta uzay haritalarına kadar çok derin bir arşivden bahsediyoruz. Dünya çapında birçok üniversite, kütüphane ve araştırma kuruluşunda araştırmacılara hizmet veriyor.

Ama illa bir tarihçi ve araştırmacı olmanıza da gerek yok çünkü koleksiyonun içerisinde herkesin ilgisini çekebilecek, her türden harita var. Hatta o kadar ilginç haritalar var ki, ilk olarak hangisine bakacağınıza karar vermek gerçekten çok zor.

Benim en çok ilgimi çeken haritalardan biri 1500'lü yıllarda İtalyan bir coğrafyacı olan Urbano Monte tarafından yapılan olağanüstü 60 sayfalık bir el yazması dünya haritası. 10 metrekarelik bu harita dünyanın bilinen en büyük erken dönem haritası. Dünyayı farklı bir bakış açısıyla görmek, farklı hissettiriyor.

David Rumsey aynı zamanda bir yazılım geliştirici ve girişimci olarak da tanınıyor. Doğal projeksiyonlar, coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak konumlandırılıp tek bir özel projeksiyona dönüştürülüyor, sonra da görüntülerden etkileşimli üç boyutlu bir küre oluşturuluyor. Bu, bahsettiğim en büyük erken dönem haritasının 3 boyutlu görüntüsüdür. Bu sayede onları sanki bir kütüphanede bulduğunuz küre gibi hareket ettirip inceleyebiliyorsunuz. Her çizgi, her işaret, insanlığın cesaretinin ve merakının bir yansıması.

Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri ve NASA, 1960'ların başlarında, dünya merkezli teleskop gözlemlerini mevcut fotoğraflarla birleştirerek Ay'ın 44 haritasını üretmiş. Ay haritası görüntülerinden de etkileşimli üç boyutlu bir küre oluşturmuş. Bu da ilgimi çeken başka bir harita oldu. Ay'ın yüzeyinin detaylı bir şekilde incelenmesine olanak sağlıyor. Ay'ın kraterlerini, dağlarını ve diğer çeşitli yüzey özelliklerini anlamamızı sağlıyor.

İnsanoğlunun keşif tutkusuyla yaptığı bu haritalar, tarih boyunca yaşadığı en büyük maceralarından birisi. Bu tutku bizim, bilinmeyen yerleri keşfetme arzumuzdan doğuyor ve sürekli olarak insanlığın sınırlarını genişletiyor.

Artık dünyanın diğer ucundaki sanat eserlerini, kitapları, el yazmalarını ve daha nicelerini oturduğumuz yerden yüksek çözünürlüklü olarak inceleyebiliyoruz. Hatta fiziksel ortamda sahip olduğumuzdan çok daha uzun bir süre ve daha yakından inceleme şansımız oluyor. Ayrıca web sitesinde eski haritaları bugünün GPS görüntüleriyle karşılaştırmak için çeşitli teknolojilerde entegre edilmiş. Böylece eski haritaların modern dünya üzerinde doğru yerlerinde görünmesini sağlayan benzersiz dijital harita görüntüleri yaratılmış. Adeta dünyanın derinliklerine inerek, geçmişin izlerini sürebiliyoruz. Haritalardaki özellikler, şeffaflığı ayarlamak için kullanılan kaydırma çubuklarıyla modern uydu görünümleri ve eski haritalar arasında karşılaştırma yapabilmemizi sağlıyor. Bazı haritalar modern mekanlarına mükemmel bir şekilde uyum sağlarken, diğerleri kendi zamanlarına ilişkin ilginç coğrafi yanlış anlamaları ortaya koyuyor.

Koleksiyonla ilgili fazla detay vermek istemiyorum çünkü keşfetme sürecini sizlere bırakmak istiyorum. Bu videonun açıklama bölümünde paylaştığım bağlantıya tıklayarak, koleksiyondaki tüm haritaları yüksek çözünürlüklü ve ücretsiz olarak inceleyebilirsiniz. Bir düşünsenize, geçmişte dünya, Avrupa ve Asya'nın bilindiği bir yer olarak kabul ediliyordu. Ancak insanların keşif tutkusu, bu kabulün değişmesine yol açtı ve dünya haritasını yeniden şekillendirdi. Coğrafyanın sınırlarını genişletmek ve bilinmeyen diyarlara ulaşmak için yıllarca keşifler yapılmış. Her yeni toprak parçası, yeni bir maceranın başlangıcı olmuş ve bu maceraların izleri de haritalara kusursuz bir şekilde kaydedilmiş.

Bugün, dünya üzerindeki her yer artık keşfedilmiş gibi görünse de, içimizdeki keşif tutkusu hala canlı ve bilinmeyenin peşinde koşmak, yeni toprakları, kültürleri ve bilgileri keşfetmek için bizi sürekli harekete geçiriyor. Haritalar ise bu keşif yolculuklarının ayrılmaz bir parçası.

İlgili İçerikler