Dünyadaki En Büyük Karınca Kolonisi (6000km)

Yükleniyor...

Dünyada en yaygın, en etkili ve ya başarılı canlılar hakkında düşündüğünüzde aklınıza hangisi geliyor? Eğer boyutları göz önüne alırsanız, belki de okyanusun derinliklerinde yaşamış en büyük hayvan olan mavi balina gelir aklınıza. Güç ve vahşeti düşünüyorsanız, yemyeşil ormanlarda yaşayan büyük kedileri hayal edebilirsiniz. Ya da zeka ve yaygınlık açısından, bizi - insanları - 8 milyar nüfusumuzla gezegenin en etkili yaratıklarından biri olarak düşünebilirsiniz.

Ama kaldırımlardan yürüyüp, bir ağaca yaslandığınızda, ilk karşılaşacağınız canlı muhtemelen küçük bir canlı olacak - çalışkanlık timsali haline gelmiş hayvancıklardan bahsediyorum, karıncalardan.

Ekosistem üzerindeki etkileri açısından, bu küçük hayvanlar tartışmasız şimdiye kadar yaşamış en başarılı yaratıklar olabilir. Karıncalar, dünyadaki neredeyse her kara parçasında kolonileşmişler. Varoluşları o kadar önemli ki, sayısız diğer bitki ve hayvan türünün evrimini yönlendirmişler. Saldırgan ve savaşçılar ama aynı zamanda işbirlikçi ve fedakarlar da. Koloniler halinde yaşayan karıncalar, böcekler arasında en karmaşık davranışları sergileyenlerden biri. Ve muhtemelen koloninin hayatlarında tek önemli şey olduğuna inanıyorlar. Ona olan bağlılıkları mutlak. Bu hizmetlerinde, hayvanlar aleminin en karmaşık sosyal davranışlarını sergileyerek neredeyse tam bir ekolojik fetih gerçekleştirmişler.

Tıpkı insanlar gibi,

Onların da başarıya ulaşma formülü birlikte çalışmaktan geçiyor.

Tek bir karınca pek işe yaramazken, birlikte olağanüstü şeyleri başarabiliyorlar.

Karmaşık koloniler inşa edebiliyorlar, tarım yapabiliyorlar, savaşabiliyorlar...

Dünya üzerindeki karıncaların sayısını bilmek elbette çok zor. Ancak konu hakkında bazı tahminler var. Bu tahminler, elbette ki gidip karıncaları tek tek saymaya dayanmıyor. Uzmanlar, bunun yerine "biyokütle" tanımını kullanıyorlar. Bu yüzden sayılar çok değişken ama gezegenimizin yaklaşık 20 katrilyon karınca barındırdığı tahmin ediliyor. Sayısal biçimde ifade etmek gerekirse: bu, 20'nin yanında 15 tane sıfır demek.

Koloniyi bu kadar başarılı yapan şey ne? Bu sadece “sayıların gücü” mü? Yoksa daha derin bir şey mi var?

Böcekler kara üzerindeki ilk hayvanlar arasında yer alsa da, işbirlikçi böcek toplulukları oldukça yeni bir gelişme. İlk böcekler yaklaşık 400 milyon yıl önce ortaya çıkmış - ancak karıncalar çok daha sonra, yaklaşık 100 milyon yıl önce ortaya çıktı. Yaban arısına benzeyen hayvanlardan türediler ve çiçekli bitkilerin ortaya çıkışından sonra da çeşitlendiler. Düşünsenize, dinozorlarla birlikte yaşadılar ve uzun bir süre boyunca dünyayı egemenlik altına alamadılar. 60 milyon yıl önce hakim böcekler haline geldiler. O zamandan beri gerçekten çok geliştiler.

Hiç bir karıncayı yakından gördünüz mü?

Karıncanın detaylı bir fotoğrafında, vücudunun üç ana bölümünü — baş, gövde ve karın — belirgin bir şekilde görebilirsiniz.

Baş kısmında, güçlü çiğneme çeneleri ve hassas antenler, karıncanın çevresini algılamasına yardımcı olur. Çeneler, yiyecekleri taşımak ve savunma yapmak için kullanılır. Antenler ise iletişim ve keşif görevlerini üstlenir.

Karıncaların birçoğunun görme yeteneği kısıtlıdır. Çünkü buna pek de ihtiyaç duymazlar. Salgıladıkları güçlü kimyasallar, feromonlar, haberleşmelerinin temelini oluşturur.

Feromonlar, dokunmalar ve sesler yoluyla anlaşırlar. Yerlere diğer karıncalar tarafından takip edilebilecek koku izleri bırakarak ilerlerler ve bu kokuları uzun hareketli antenleri sayesinde algılarlar.

Antenleri, kokunun yönü ve yoğunluğu gibi bilgileri sağlar. Hep gördüğümüz bir çizgi üstünde ilerleyen karınca topluluklarının bu hareketinin sebebi kokuyu takip ederek ilerlemeleridir.

Örneğin bir yiyecek kaynağı bulan karınca, bulduğu kaynaktan yuvasına dönerken gittiği yolu işaretler. İşaretlenen yolu fark eden diğer karıncalar da aynı yolu kullanarak yiyeceği bulur, parçalar ve yuvaya taşımaya başlar. Bu taşıma işlemi sırasında da yolu işaretlemeye devam ederler. Sonunda yiyecek kaynağı tükendiğinde veya ortadan kalktığında, yuvaya dönen karıncalar artık yolu işaretlemeden döner ve koku havaya dağılır.

Size bir teknoloji şirketi tarafından düzenlenen fotoğraf yarışması için çekilmiş bir fotoğraf göstereyim.

Bu fotoğraf, mikroskobik düzeyde objektif lens ile çekilen karınca yüzüne ait.

Fotoğraftakinin bir karınca olduğuna inanmak çok zor.

Bu minik yaratıkların yüzündeki detaylara yakından bakınca, adeta farklı bir dünyadan ya da evrenden gelmiş gibi görünüyorlar.

Yüzeydeki ince tüyler, altın sarısı dişler, kırmızı gözler adeta bilim kurgu filmlerinden fırlamış bir karakter gibi...

Bu fotoğraf, karıncanın evrimsel gelişiminin ne kadar ileri olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor.

Bunun gibi binlerce fotoğraf var. Açıklamaya bıraktığım bağlantıdan detaylı olarak tek tek karınca türlerinin mikroskopik çekimlerini inceleyebilirsiniz.

Bugün yaklaşık 16.000 farklı karınca türü var ve bütün kıtalarda da bulunuyorlar. Antarktika kıtası hariç. Antarktika'nın soğuk ve sert iklimi karıncaların yaşaması pek de uygun bir yer değil.

Size bir şey daha göstereceğim...

Şuna bir bakın, burası geçmişte karıncalar tarafından kullanıldıktan sonra gizemli bir şekilde terk edilmiş bir karınca yuvasının tepesi.

Bilim insanları, karınca yuvasının ağzından üç gün boyunca yaklaşık 10 ton çimento pompalıyorlar.

Çimento pompalama işleminin sona ermesinin ardından haftalarca kazı yaparak, karınca tünellerinin etrafındaki toprağı temizliyorlar. Yapıyı görüyor musunuz? Gerçekten çok etkileyici.

Bu yapı, bir zamanlar kalabalık bir karınca kolonisi tarafından kullanılmış. Aslında karıncalar tahminimizden çok daha fazla miktarda toprağı bir yerden bir yere taşıyor.

Söz konusu bu yeraltı yapısını oluşturmak için 40 ton toprak taşımışlar.

Ekosistemlere de faydası var. Toprak taşırken toprağı havalandırıyorlar.

Her şey sanki bir mimar tarafından tek bir akılla tasarlanmış gibi görünüyor, ancak elbette bu doğru değil. Bu devasa ve karmaşık şehir, karınca kolonisinin kolektif iradesiyle yaratılıyor... Resmen kendilerine yer altı şehri yaratmışlar. Üstelik bu, hiç bir şey... Dünyada kaydedilen en büyük karınca kolonisini duydunuz mu?

Ekran görüntüsü 2024-07-30 214807.png Kuzey İtalya'dan başlayıp Fransa'nın güneyinden geçerek İspanya'nın Atlas Okyanusu kıyısına kadar 6.000 kilometre (3.700 mil) uzunluğunda.

Arjantin karıncalarına ait... 20. yüzyılda insanlarla birlikte Arjantin’den gemilerle kaçak olarak Avrupa’ya gelmişler.

Guinness Rekorlar Kitabı'na bile girmişler...

Süperkoloninin, yaklaşık 100 yıl önce Güney Amerika'da ortaya çıktığı ve kısmen gemilerdeki yükler aracılığıyla dünyaya yayıldığı düşünülüyor.

Bu karıncalar, Arjantin’de Linepithema humile adıyla tanınıyorlar. Aslında birbiriyle savaşan ve rekabet eden karıncalar olarak biliniyorlar.
arıncalar, normalde aynı cinsten olsalar bile birbirlerine saldırabilirler. Bu saldırılar genellikle farklı kolonilere ait karıncalar arasında gerçekleşir. Her koloni, kendi kimyasal feromon işaretlerini kullanarak üyelerini tanır ve farklı kolonilere ait karıncalar bu işaretleri tanıyamaz. Bu tanımama, karıncaların birbirlerini tehdit olarak algılamalarına ve saldırmalarına yol açar.

Ancak, eski ülkelerindeki savaşçı karakterlerini Avrupa’da terk etmişler ve milyarlarcası tek bir halk olarak barış içinde yaşamaya başlamış...

Düşünsenize, milyarlarca karınca, milyonlarca yuva tek bir ağa sahip ve tek bir ‘halk’ olarak yaşıyor.

Hal böyle olunca da bilim insanlarının dikkatini çekiyor.

Koloninin büyüklüğünü anlamak ve bu kuramın doğru olup olmadığını araştırmak amacıyla bilim insanlarının yürüttüğü bir araştırmanın sonucu... "Süperkoloni"nin keşfi ve bulguları The Proceedings of the National Academy of Sciences'ta yayımlanmış.

Yapılan araştırmada, Güney Avrupa'daki Akdeniz ve Atlantik kıyıları boyunca 33 Arjantin karınca popülasyonu toplamışlar. Önce, farklı yerlerden getirdikleri karınca çiftlerini küçük bir cama koyup birbirlerine saldırıp saldırmadıklarına bakmışlar. 33 ayrı yerden gelen karıncalar hiçbir saldırganlık göstermemiş.

Yani, aynı süperkoloniden bireyler arasında, ayrı çok uzak yuvalardan alınsalar bile, hiçbir zaman saldırganlık meydana gelmemiş.

Çünkü burada durumlar biraz farklı. Milyarlarca karınca birbirlerini tanıyor ve aynı yuvadan olmasalar da birbirlerine aynı yuvanın elemanlarıymış gibi davranıyor. Diğer karıncaların aksine, bunların aralarında muazzam bir destek ve işbirliği saptanmış. Kendilerine resmen Avrupa Birliği kurmuşlar.

Belki de insanlık olarak karıncaların bu durumundan önemli dersler çıkarabiliriz.

Şöyle bir bakınca, ortak bir amaç etrafında birleşerek güçlerini birleştirmiş ve uyum içinde çalışıyorlar. Farklılıklarını bir kenara bırakıp işbirliği yaparak, bireysel değil, kolektif başarıya odaklanıyorlar.

Bu, sanki bizim de toplumsal hayatta, iş yerlerinde veya kişisel ilişkilerimizde uygulamamız gereken bir prensip. Farklılıklarımızı zenginlik olarak görüp, karşılıklı saygı ve anlayışla hareket edersek, daha uyumlu ve başarılı bir toplum olamaz mıyız?

Farklı ülkelerden, kültürlerden ve geçmişlerden geliyor olabiliriz, ancak nihayetinde hepimiz aynı gezegenin sakinleriyiz.

Kaynaklar;

Karınca türlerinin mikroskobik görüntüleri
https://www.antweb.org/favs.do

https://www.nationalgeographic.com/animals/article/ant-portraits-close-up-photography-whole-new-world-insects

Karıncaların Gizli Megapolisi (Full video)
https://www.youtube.com/watch?v=dECE7285GxU

Dünyanın en büyük karınca kolonisi (6000km) hakkında yayınlanan makale
https://www.pnas.org/doi/10.1073/pnas.092694199

Guinnes dünya rekoru
https://www.guinnessworldrecords.com/world-records/largest-colony-of-ants



İlgili İçerikler