ÇELYABİNSK VE TUNGUSKA OLAYI (RUSYA)
Dünya bir gün benzer bir asteroit tarafından yok edilebilir mi?
15 Şubat 2013,
Sabah 09:20
Bugün sizi tarihe geçen bir ana götüreceğim… ve her saniyesi gerçek!
Olay saniyeler içinde yaşandı… Gizemli ve sakin ama etkisi yıllarca konuşuldu…
Rusya'nın Çelyabinsk kentinde sıradan bir gündü. İnsanlar sabah işe gitmek için yola çıkmış, çocuklar okula hazırlanıyordu. Birçok kişi kahvaltısını yapıyor, günlük rutinlerini sürdürüyorlardı. Ancak birdenbire her şey değişmeye başladı…
Ev büyüklüğünde bir asteroit, saniyede 18 kilometreyi aşan bir hızla atmosferi yırtarak geçti!
Giriş yaptığı anda, sürtünmenin etkisiyle parlak bir ateş topuna dönüştü. Güneş’ten bile daha parlak bir ışık, yeryüzünü aydınlattı.
İnsanlar ne olduğunu anlamaya çalışırken, birkaç saniye içinde...
Kulakları sağır eden bir patlama yaşandı. Patlama o kadar güçlüydü ki, 500 kilometrekarelik alanı etkileyen bir şok dalgası oluşturdu ve birçok binayı yerle bir etti.
Neredeyse tüm binaların pencereleri paramparça oldu. Her köşe, her cadde cam kırıklarıyla doldu. Bu kırık camlar nedeniyle 1.600’den fazla kişi yaralandı.
O sabah yaşanan bu olağanüstü olay dünya çapında konuşuldu ve Çelyabinsk tarihe geçti.
Anlattıklarım bilim kurgu filmi gibi dursa da gerçek: Kör edici bir ışık, gürültülü bir ses patlaması ve her yerde parçalanmış camlar... Patlamanın, Hiroşima bombasından bile kat kat daha güçlü olduğu söyleniyor.
Yaklaşık 440.000 ton TNT’ye eşdeğer bir enerji açığa çıkmıştı.
Yine de bu, Dünya ile çarpışma rotasında olan bir asteroitin yaratabileceği yıkımın çok küçük bir kısmıydı...
Üstelik bu asteroitin çapı sadece 20 metre kadardı.
Geçmişte bunun 3 katı büyüklüğünde bir asteroitin, Sibirya’da Tunguska Nehri yakınlarında patladığı da biliniyor.
Bu olayda, 50-60 metre çapında olduğu tahmin edilen bir asteroit, yerden 10 km yükseklikte patlamış. Bu yüzden bir çarpma krateri oluşmamış. Ancak havada patlamasına rağmen yaklaşık 2.000 km²’lik bir alan – yani yaklaşık 80 milyon ağaç – patlamanın etkisiyle dümdüz oldu.
Seneler sonra bile bölgeye yapılan bilimsel keşif gezilerinde asteroitin yıkımına dair bol miktarda kanıt bulundu.
Eğer böyle bir olay, daha büyük bir yerleşim merkezinin yakınlarında yaşansaydı, sonuçlarını hayal edebiliyor musunuz? Büyük bir felaket olurdu.
Bir gün gökyüzünde masumca süzülen bir taş parçası, insanlık için bir felakete dönüşebilir.
Biliyorsunuz, 65 milyon yıl önce dinozorların kitlesel yok oluşuna neden olan da benzer bir asteroit çarpmasıydı.
Peki, Dünya bir gün benzer bir asteroit tarafından yok edilebilir mi?
Düşünsenize... Çapı kat kat daha büyük bir asteroitin doğrudan Dünya’ya geldiğini tespit ettik. NASA ve diğer uzay ajansları bu tür tehditleri önlemek için ne yapıyor? Onu durdurmak için elimizde gerçekten etkili bir plan var mı?
Yoksa Çelyabinsk kentinde olduğu gibi, böyle bir tehdidi ancak gökyüzünde belirince çaresizce mi fark edeceğiz?
YR4 ASTEROİDİ
Muhtemelen duymuşsunuzdur. Son zamanlarda gündemi meşgul eden bir konu var: YR4 adı verilen bir asteroidin Dünya’ya çarpma ihtimali.
Bu asteroit, dünyaya çarpma olasılığı olan asteroitler listesinde en üst sıralarda yer alıyordu. 2032 yılında Dünya'ya çarpma ihtimali olduğu haberleri, gündeme hızlı bir şekilde düştü.
Ancak asteroidin daha fazla gözlemi toplandıkça ve bu veriler yörünge hesaplamalarına eklendikçe, YR4’ün 2032 ve sonrasında Dünya’ya çarpma olasılığının önemli olmadığı sonucuna varıldı.
Asteroit, ATLAS (Asteroid Terrestrial-impact Last Alert System) adı verilen, Hawaii, Şili ve Güney Afrika’daki teleskoplar sayesinde keşfedildi. Bu teleskoplar gökyüzünü düzenli olarak tarıyor ve Dünya’ya yaklaşan potansiyel olarak tehlikeli asteroitleri tespit etmeye çalışıyorlar.
Mesela bu YR4 asteroiti, teleskoplar tarafından çekilen görüntülerde arka plandaki yıldızlara göre hızlı hareket eden bir cisim olarak göründü. Bu sayede fark edilme şansı arttı. Ancak her zaman kolay tespit edildikleri söylenemez. Özellikle Güneş’e yakın bölgelerde bulunan asteroitleri tespit etmek hâlâ büyük bir zorluk.
Örneğin size anlattığım, Rusya'ya düşen o asteroit... Dünya’ya Güneş yönünden geldi ve teleskoplarımızın göremediği bir açıdan yaklaştı.
ASTEROİTLER
Asteroitler, yaklaşık 4,6 milyar yıl önce Güneş Sistemi’nin oluşumundan geriye kalan kayalık kalıntılardan ibaret.
Bilinen asteroitlerin çoğu, Mars ve Jüpiter arasında yer alan "ana asteroit kuşağı"nda bulunuyor. Bu bölge, Güneş’in etrafındaki bir yörüngede dönüyor.
Asteroitlerin boyutları oldukça farklılık gösteriyor. Örneğin en büyük asteroitlerden biri olan Vesta’nın çapı yaklaşık 530 kilometre. Ancak bazı asteroitler sadece 10 metre kadar küçük olabiliyor.
İlginç bir şekilde, tüm asteroitlerin toplam kütlesi, Dünya’nın uydusu Ay’ın kütlesinden bile daha az. Yani, asteroitler uzayda bolca bulunmasına rağmen, toplamda çok hafifler.
Aslında Dünya, sürekli olarak bu göktaşları tarafından vuruluyor. Ama çoğu yeryüzüne ulaşamayacak kadar küçük; dolayısıyla atmosferde yanarak yok oluyorlar.
Dünya’ya çarpan bir asteroitin neden olabileceği hasar, onun bileşimine bağlıdır.
Eğer bir asteroit kayalık bir malzemeden oluşuyorsa, havada patlayarak yere bir ateş topu olarak ulaşabilir.
Ancak eğer demir gibi ağır elementlerden oluşuyorsa, atmosferi neredeyse hiç zorlanmadan geçerek yeryüzüne ulaşıp bir çarpma krateri oluşturabilir.
Bunun dışında asteroitin hızı ve atmosfere giriş açısı da Dünya’ya verebileceği zararı anlamamız açısından çok önemlidir. Ama en önemli faktör, asteroitin büyüklüğüdür. Asteroit ne kadar büyükse, o kadar yıkıcı olur.
Asteroitlerin Büyüklükleri ve Olası Etkileri
- 1 metre ve daha küçük: Bu boyuttaki asteroitler Dünya’ya çarptığında genellikle büyük bir etki yaratmazlar. Çünkü atmosfer, bu küçük göktaşlarını etkili bir şekilde parçalayabilir. Bu tür göktaşlarının çoğu, atmosfere girdiklerinde sürtünme nedeniyle yanıp buharlaşır. Her yıl yaklaşık 15.000 ton uzay tozu Dünya’ya düşer.
- 10 metre civarı: Bu büyüklükteki asteroitlerin Dünya’ya yaklaşık her 10 yılda bir çarptığı tahmin ediliyor. Çok parlak bir ateş topuna yol açar ve ardından güçlü bir ses patlaması yaşanır. Örneğin, video başında anlattığım Çelyabinsk asteroiti, bu kategoriye giriyordu.
- 50 metre civarı: Bu büyüklükteki asteroitlerin Dünya’ya yaklaşık her 1.000 yılda bir çarptığı ve yerel yıkıma yol açtığı düşünülüyor.
Arizona’daki Barringer Krateri, bu tür bir çarpışmanın sonucudur.
Arizona’daki Barringer Krateri, diğer adıyla Meteor Krateri, tam olarak böyle bir çarpışma sonucu oluşmuştur. Bu krater, 50 metre büyüklüğündeki bir asteroit tarafından oluşturulmuştur. Çarpma sırasında asteroit, büyük bir enerji patlaması yaratmış ve 1,2 kilometre genişliğinde, 180 metre derinliğinde dev bir çukur bırakmıştır.
● (140 metre) Dünya yörüngesine yaklaşan bu büyüklükteki ve daha büyük asteroitler, “PHA” yani Potentially Hazardous Asteroid – Türkçesiyle Potansiyel Olarak Tehlikeli Asteroit – kategorisine girer.
Bu büyüklükteki bir asteroit, Dünya’ya yaklaşık her 20.000 yılda bir çarparak çapı 1 ila 2 kilometre arasında olan bir krater oluşturma potansiyeline sahiptir. Bu tür bir çarpışma, büyük şehirler ve metropol alanları için ciddi bir tehdit oluşturabilir. Devasa yangınlara, atmosferin dengesinin bozulmasına ve belki de büyük iklim değişikliklerine yol açabilir.
Bu arada, yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına küçük bir not ekleyeyim: Bahsettiğim “10 bin yılda bir”, “20 bin yılda bir” gibi veriler kesin periyotlar değildir; sadece istatistiksel tahminlerdir. Yani 10 yıl geçti, bu yıl 20 metre çapındaki bir asteroit Dünya’ya çarpacak gibi bir durum söz konusu değil.
● (1.000 metre) Biraz daha büyük, 1.000 metre boyutundaki asteroitler, yaklaşık 1 kilometre genişliğinde bir krater oluşturur. Bu tür bir çarpışma küresel bir iklim felaketi yaratabilir; tarımsal üretimin çökmesine, toplumsal yapının sarsılmasına ve hatta büyük medeniyetlerin yok olmasına neden olabilir.
Böylesine büyük olaylar için çok geriye gitmemiz gerekir çünkü bu eski kraterleri tespit etmek oldukça zordur. Çoğu ya aşırı aşınmış, ya tortularla dolmuş, ya da okyanus tabanında gizlenmiş olabilir.
● (10.000 metre) Son olarak, en büyük asteroitler 10 kilometre boyutuna kadar ulaşabilir ve bu boyuttakiler yaklaşık her 100 milyon yılda bir Dünya’ya çarparlar. Bu büyüklükteki asteroitler, 60 mil (yaklaşık 100 kilometre) genişliğinde dev bir krater bırakır. Çarpma sonucu, Dünya’da küresel yıkım ve yaşamın kitlesel yok oluşları yaşanır.
Örneğin, dinozorların yok olmasına sebep olan meteor çarpması, işte böyle devasa bir cisimdi ve dünya tarihinin en büyük felaketlerinden biri olarak kayıtlara geçti.
Bu olay, yaklaşık 66 milyon yıl önce, Kretase-Tersiyer (K-T) yok oluşu olarak bilinen dönemde gerçekleşti. Yaklaşık 10 kilometre çapında bir asteroit, büyük bir hızla Dünya’nın yüzeyine çarptı ve bugünkü Meksika'nın Yucatán Yarımadası’nda Chicxulub Krateri’ni oluşturdu.
Çarpma sırasında muazzam bir patlama meydana geldi. Bu patlama, devasa bir ateş topu yarattı ve büyük miktarda enerji saldı. Atmosfere fırlayan kaya parçaları, kül ve toz, tüm gezegeni etkileyen bir “nükleer kış” etkisi oluşturdu. Yüksek sıcaklıklar, çevredeki ağaçları, bitkileri ve birçok canlıyı anında yok etti.
Asteroit çarpmasıyla birlikte atmosfere büyük miktarda karbondioksit, sülfür dioksit ve partiküller yayıldı. Bu da güneş ışığının Dünya yüzeyine ulaşmasını engelledi ve iklimde büyük değişikliklere yol açtı. Güneş ışığının azalması, Dünya yüzeyinin hızla soğumasına ve tarımsal ekosistemlerin çökmesine neden oldu. Bu süreç, birkaç yıl – hatta bazı teorilere göre – on yıllar süren bir soğuma dönemine yol açtı.
Çarpmanın ardından atmosferdeki toz ve duman, günlerce güneş ışığını kesti. Bitkiler fotosentez yapamayacak hale geldi. Bu da önce bitkilerin, ardından onları yiyen otçul dinozorların ve son olarak da etçil dinozorların yok olmasına yol açarak büyük bir besin zinciri çöküşüne neden oldu.
NASA DART GÖREVİ
Mesela, Dünya'ya çarpışma rotasında olan bir asteroitin yönünü bir şekilde değiştirebilir miyiz?
Hatırlıyor musunuz? Geçtiğimiz senelerde NASA bu konuda bir adım atarak DART misyonunu başlatmıştı. Hiç duymayanlar için görevin amacı, bir asteroide çarpıp onun yolunu, yörüngesini değiştirebilmekti.
Dimorphos adında, yaklaşık 160 metre çapında küçük bir asteroit…
Bu yüzden 2022 yılında DART uzay aracını Dimorphos’u hedef alarak uzaya gönderdiler.
DART, yaklaşık 610 kilogramlık bir uzay aracıydı ve saatte 22.500 kilometre hızla Dimorphos’a doğru ilerliyordu. Çarpışma anı gerçekten heyecan vericiydi ve o anlar, uzay biliminde bir dönüm noktası olarak kayda geçti.
Çünkü bu, uzayda bir asteroit üzerinde yapılan ilk "yön değiştirme" testiydi ve başarıyla gerçekleşti.
Uzay aracının gövdesi, iki büyük kayanın arasına çarptı. Sarı yüzey, DART görüntülerinden yapılmış çarpma alanının dijital arazi modeli.
Bu görüntü ise aracın iki uzun güneş panelinin çarptığı ayak izini tasvir ediyor. Çarpma alanının yakınındaki en büyük kaya parçası yaklaşık 6,5 metre. DART, bu görüntüyü çarpmadan üç saniye önce aldı.
Sonuçlarda, Dimorphos'un şeklinin değiştiği ve yörüngesinin küçüldüğü gözlemlendi.
Bu çizimde, DART'ın çarpmasından sonra asteroit Dimorphos'un geçirdiği yaklaşık şekil değişikliği gösteriliyor. Çarpışmadan önce (solda) asteroit, ezilmiş bir top gibi şekillenmişti; çarpmadan sonra ise karpuz gibi daha uzun bir şekil aldı.
Yani, NASA'nın çarpma testi başarıyla Dimorphos'un yolunu değiştirdi. Bu, gezegen savunması için çok önemli bir gelişme çünkü asteroitlerin yolunu değiştirmek, tehlikeli bir asteroitten Dünya'yı nasıl savunabileceğimize dair bir temel oluşturuyor.
Bunun dışında konuşulan iki tane daha savunma sistemi var, ama bunlar henüz teorik; yani herhangi bir test gerçekleştirilmedi.
Yerçekimi Traktörü
Biri "Yerçekimi Traktörü." Bu yöntem, 2005 yılında NASA mühendisleri tarafından önerildi. Prensibi oldukça basit: Büyük bir uzay aracı, asteroitin yanına konumlandırılır ve uzun süre boyunca onun yakınında kalır. Uzay aracının küçük de olsa bir yerçekimi kuvveti vardır ve bu, zamanla asteroidin yörüngesinde çok küçük değişiklikler yaratabilir.
Yörüngesi çok uzun yıllar öncesinden belirlenmiş asteroitler için belki etkili olabilir, ancak kısa sürede çarpışma tehdidi oluşturanlar için yeterli zaman olmayabilir.
Lazer Ablasyonu
Bir diğer yöntem: Lazer Ablasyonu.
Bu yöntemde de güçlü lazerler kullanılarak asteroidin yüzeyindeki malzeme buharlaştırılıyor. Çünkü buharlaşan malzeme, küçük bir itme gücü oluşturuyor ve asteroidin yörüngesini yavaş yavaş değiştirebiliyor.
Yani dev bir asteroidi yok etmek yerine, ona hafif bir itki vererek yolunu güvenli bir şekilde saptırmak amaçlanıyor.
Bu teorik olarak mümkün, ancak mevcut lazer teknolojimiz bunu uzayda uygulamak için yeterince güçlü değil. NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) bu yöntemi araştırıyor, ancak henüz gerçek bir test yapılmadı.
Nükleer Patlama ile Saptırma Yapılabilir mi?
Ve son olarak, nükleer seçeneğe geliyoruz.
Evet, en son çare olarak, asteroide nükleer bir bomba atabiliriz. Asteroidin devasa boyutu ve çarpışmaya kalan kısa süre göz önüne alındığında, bu gerçekten de tek seçenek olabilir.
Ancak, bu kırmızı butona hemen basmamamız lazım çünkü…
Bir asteroidi nükleer silahla vurmanın ciddi sakıncaları olabilir. Mesela, asteroid parçalanarak çok sayıda küçük gök taşına dönüşebilir. Böylece Dünya’ya ulaşacak gök cisimlerinin sayısı artar ve hasar daha da büyük olur.
Üstelik bu parçalar sıradan asteroidler de olmaz. Nükleer patlama nedeniyle radyoaktif hale gelirler. Bu da Dünya’nın birçok bölgesinin sadece çarpışmalarla değil, aynı zamanda nükleer savaş seviyesinde radyasyonla da karşı karşıya kalacağı anlamına gelir.
Bu yüzden şimdiden erken tespit sistemleri ve savunma stratejileri geliştirerek önlem almalıyız.
Asteroit görüntüsüyle bir müzik vererek bitirebilirim.
Dünya, evrenin devasa sahnesinde yolculuk eden bir gezegen ve bu yolculuk sırasında büyük tehditlerle karşılaşması an meselesi.
Her biri, gökyüzünden düşen kelimeler gibi tarihin sayfalarına kazındı. Kimi bir devri kapattı, kimi sadece bir uyarı niteliğindeydi.
Ama yine de tarih boyunca aynı sahne tekrarlandı.
Peki, bu hikâye hep böyle mi sürecek?
Bir sonraki karşılaşmada yine seyirci mi kalacağız?
Yoksa bu defa hikâyeyi yazan biz mi olacağız?
Kaynaklar;
https://science.nasa.gov/solar-system/asteroids/2024-yr4/
https://science.nasa.gov/planetary-defense/
https://science.nasa.gov/solar-system/asteroids/facts/
https://cneos.jpl.nasa.gov/
https://www.nasa.gov/history/115-years-ago-the-tunguska-asteroid-impact-event/
https://www.youtube.com/watch?v=Q9KwK0izt5c
https://www.youtube.com/watch?v=mebWfDlhcRs